top of page

Hukuk ve Danışmanlık

  • Instagram

ÖLÜM NEDENİYLE YASAL MAL REJİMİ TASFİYESİNİN
MİRAS HUKUKU İLE İLİŞKİSİ

Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Sona Erme Nedenleri

TMK md. 225 - Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.

Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden  geçerli olmak üzere sona erer.

   Yasa gereğince sona erme sebepleri;

   1- Eşlerden birinin ölümü

    2-Başka bir mal rejiminin kabulü

   3- Evliliğin iptali

    4-Boşanma

   5- Mal ayrılığına geçilmesi talebiyle dava açılması(TMK.m.206)

 

​GÖREVLİ MAHKEME :Aile Mahkemesi (4787 s. Kanun m. 4/1)

YETKİLİ MAHKEME :TMK.m. 214 Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:

1.Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,

2.Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan mahkeme,

3.Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.

•TMK.214.md. belirtilen yetki kuralı kesin yetki değildir. Ancak HMK. m116/1-a gereğince değerlendirilecek ilk itirazlardandır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin Yetkiye İlişkin Görüşü

“…TMK’nun 214. maddesinde belirtilen yetki kuralı kesin değildir. Bu nedenle, yetki itirazı HMK’nun 116/1-a maddesinde belirtildiği gibi ilk itiraz olarak cevap dilekçesiyle ileri sürülmelidir. Yetki durumu, davalı tarafça ilk itiraz olarak ileri sürülmezse, hakim tarafından resen göz önünde bulundurulamaz…

ÖLÜM HALİNDE MAL REJİMİ TASFİYESİ

Bir eşin ölümü halinde, ölen eşin terekesinde edinilmiş mallar varsa, iki tür tasfiye söz konusu olur . (Edinilmiş mal olmasa dahi, katkı payı ya da değer artış payı alacağı için de tasfiye davası açılabilir) 

 • Birincisi, aile hukuku kaynaklı ve ölenin son yerleşim yeri Aile Mahkemesinde açılacak olan mal rejimi tasfiyesi,

 • İkincisi de ölenin son yerleşim yeri Sulh Hukuk mahkemesinde miras hukukundan doğan mirasın tasfiyesi (tereke paylaşımı) davasıdır.

Her iki tasfiye usulünün maddi hukuk ve usul hukukuna ilişkin birbirinden ayrı kuralları söz konusudur.

TMK Madde 225’e göre eşler arasındaki mal rejiminin sona erme sebeplerinden biri de, eşlerden birinin ölümüdür.

TMK Madde 236 gereğince “Her eş mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı veya üzerinde hak sahibi olurlar.

Söz konusu maddeler uyarınca, eşler arasındaki mal rejiminin ölümle sona ermesi halinde; yasal mal rejiminin tasfiyesi sağ kalan eş ile ölen eşin yasal mirasçıları arasında görülür .

SAĞ KALAN EŞİN MİRASÇILIĞI

Ölen eşin hiç edinilmiş malı bulunmasa bile, sağ kalan eş Katkı Payı alacağı, Değer Artış Payı alacağı ya da Aile Konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi talebi ile de mal rejimi tasfiyesi davası açabilir.

TMK.m. 499 uyarınca sağ kalan eşin birlikte bulunduğu zümreye göre miras payı şu şekildedir:

• Birinci Zümre: Bu durumda murisin altsoyu ile birlikte mirasçıdır ve mirasın dörtte birini alır.

• İkinci Zümre: Bu durumda murisin ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçıdır ve mirasın yarısını alır. Kök başlarının bulunmaması halinde onların yerini altsoyları alır. (Örneğin mirasbırakanın kardeşi veya yeğeni vd..)

• Üçüncü Zümre: Bu durumda murisin büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçünü alır, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.

SAĞ KALAN EŞİN MİRASÇILIĞI VE YASAL MAL REJİMİNDEN DOĞAN HAKLARI

Sağ kalan eş, ölen eşin mirasçılarına karşı edinilmiş malların tasfiyesi davası açarak, katılma alacağı, (varsa, değer artış payı alacağı ve katkı payı alacağı) ile, aile konutunun kendisine özgülenmesi (TMK.240 açıklamasına bkz.) talebinde bulunabilir. Sağ kalan eşin alacağı terekenin borcu sayıldığı için, aslında bu dava, terekeye karşı açılacak bir davadır. Bu nedenle tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekir.

Her iki eş de ölmüş ise, bu takdirde dava, her iki eşin yasal mirasçıları arasında görülür. Oysa miras tasfiyesinde bu durum (her iki eşin mirasçıları arasında tasfiye) sözkonusu olamaz!.

Yargıtay 8.H.D. 07.02.2017 tarih 2015/11118 E. 2017/1294 K. sayılı kararında;’’ ..davacı talebini terekeye karşı dolayısıyla miras birakının mirasçılarına yönelttiğine göre dosya içerisinde yer alan mirasçılık belgesindeki mirasçılardan müşterek çocuk….in de davalı safhında yer alması gerekirken pasif dava ehliyeti tamamlanmadan davanın esasına girilerek kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır..

’’ Yargıtay 8.H.D. 19.01.2017 tarih 2015/9699 E. 2017/428 K. sayılı kararında;’’..davacı sağ eş talebini terekeye dolayısıyla miras bırakanın mirasçılarına yönelttiğine göre dosya içerisinde yer alan mirasçılık belgesindeki mirasçılardan …….’ın da davada davalı safında yer alması gerekir…’

ÖLEN EŞİN MİRASÇILARININ SAĞ KALAN EŞE KARŞI TALEPLERİ

Ölen eşin yasal (veya atanmış) mirasçıları da sağ kalan eşe karşı mal rejimi tasfiyesi davası açabilirler.

Sağ kalan eşten Katılma alacağı, katkı payı alacağı veya değer artış payı alacağı talep edebilirler.

Ancak, paylı malın ve aile konutunun kendilerine özgülenmesini talep edemezler!!

 Ölen eşin mirasçıları bu haklarını bağımsız bir dava ile kullanabilecekleri gibi, sağ kalan eşin açtığı tasfiye davasında, karşı dava açarak ya da takas (mahsup) definde bulunarak da haklarını ileri sürebilirler.

Sağ kalan eş ve mirasçılar ayrı ayrı tasfiye davası açarlarsa, usul hukuku kuralları gereği bu davaların birleştirilmesi gerekir. Şayet ölen eşin mirasçılarının mirasçılık sıfatı –herhangi bir nedenle - sona ermiş ise, bu takdirde sağ kalan eşe karşı, mal rejiminden doğan katılma alacağını (veya, değer artış payı ve katkı alacağını da) ileri süremezler. Zira ölen eşin katılma alacağı (veya değer artış payı ve katkı payı alacağı) aynı zamanda mirasçılarına –külli halefiyet gereği- alacak hakkı olarak geçer. (Tereke aktifine alacak hakkı olarak dâhil edilir.). Bu nedenle mirasçılık sıfatı olmayan bir mirasçı davada taraf olamaz.

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararlarında, katılma alacağı ile miras hukukunda terekeden kaynaklanan alacaklar arasındaki farklar aşağıda sunulmuştur:

1)Katılmaalacağışahsi hak niteliğinde bir nisbi alacak hakkıdır,

2)Katılmaalacağıkanundankaynaklanmaktadır,

3)Ölümlesonaerenedinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ölen eşin terekesinin paylaştırılmasının bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır,

4)Katılmaalacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçları arasında yer almaktadır,

5)Katılmaalacağımiras bırakanın borcudur,

6) Miras bırakanın ölümü ile borçlu olma sıfatı mirasçılarına geçer ve mirasçılar TMK’nun 641. maddesine göre borçlardan müteselsilen sorumludurlar,

7) Katılma alacağı oranı kanun gereği ½ (yarısı) olup, sabit bir oran olarak belirlenmiştir, (TMK m.236/1)

8) Edinilmiş malların sürüm değerleri tasfiye anındaki, yani karar tarihine en yakın tarihteki değerleri hesaplama esas alınır,(TMK M.235/1)

9)Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine konu mallar kural olarak edinilmiş mallardır.

AİLE MAHKEMESİNDE GÖRÜLEN MAL REJİMİ TASFİYESİ DAVASINDA KATILMA ALACAĞININ MİRAS PAYLARINA GÖRE BELİRLENMESİNE İLİŞKİN YARG.8.HD. KARARLARI

Aile mahkemesinde görülen tasfiye davasında, eşin veya diğer mirasçıların miras paylarına göre katılma alacağına karar vermektedir. Böylece katılma alacağını miras paylarına göre tasfiye etmektedir.

Yarg. 8. HD; 03.07. 2018 tarih ve 2016/4805 E. , 2018/14775 K. ….«davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Mahkemece, birinci kat yönünden verilen 5.000,00 TL katkı payı alacağı ile, ikinci kattan verilen 10.669,00 TL katılma alacağının davalıların her birinin 3/8'er miras payının olduğu da gözetilerek davalılardan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. (UYAP)

Yarg. 8. HD; 06.03.2019 tarih, 2017/11454 E. , 2019/2315 K. ; «Taraflarca, mirasçılardan herhangi birinin mirasçılık sıfatını yitirdiği (4721 Sayılı TMK 511 vd., 578 vd., 605 vd. maddeleri) iddia edilip kanıtlanmamıştır. …

Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu gözetilerek, mirasçı davalılardan tahsiline karar verilecek miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.» (UYAP

Yarg8. HD 13.03.2019 tarih, 2017/14831 E. , 2019/2605 K

…Her ne kadar, davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan ... mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından yukarıda açıklanan kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499) alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. …., mahkemece davacının 62.600 TL katılma alacağı bulunduğu kabul edilerek 1/4 oranındaki miras payı düşülmeden 50.000 TL katılma alacağına hükmedildiği anlaşılmaktadır.

Ne var ki, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan katılma alacağından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçıların miras payları oranında sorumlu olduğuna, dolayısıyla raporda tespit edilen 62.600 TL miktarındaki katılma alacağından davacının 1/4 oranındaki miras payı düşüldüğünde aslında davacının 46.950 TL katılma alacağı olduğu halde mahkemece asıl davada 50.000 TL katılma alacağına hükmedildiğine göre, artık davacının talep edebileceği bir katılma alacağı kalmadığından bu alacak talebi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.’’

Aynı yönde kararlar: Yarg.8.HD; 15.5.2019 tarih, 2019/2134 E. , 2019/5041

YARG.2. HD. KARARI

Yargıtay 2. HD., E. 2021/5519 K. 2021/6544 T. 27.9.2021 14

 ‘’….Dava, ölüme bağlı mal rejiminin tasfiyesi ile alacak isteğine ilişkin olup davacı temyize konu davayı terekenin alacaklısı sıfatıyla açmış ise de; davacı da dahil davanın tarafları, ortak mirasbırakan Musa Arıcı'nın mirasçısıdırlar ve tereke borçlarından kanuni düzenlemeler çerçevesinde hepsi de sorumludurlar. Başka bir anlatımla, mirasçılık sıfatına sahip olduğundan (TMK mad. 499), alacaklı ve borçlu sıfatı davacı sağ eşte kısmen birleşmiştir. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davacı mirasçı sağ eşin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle talep ettiği ve terekeye ait borç sayılan alacak miktarından, davanın mirasçılar arasında görülmesi nedeniyle, davacı da dahil bütün mirasçılar miras payları oranında sorumludurlar. Buna göre, somut olayda hüküm altına alınan tereke borcundan davacının da miras payı oranında sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak temyiz eden davalının miras payı oranında sorumlu olduğu miktarın hüküm fıkrasında gösterilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı şekilde alacağın tamamının davalıdan tahsili ile miras payı oranında sorumlu olduğunun ilamının infazı aşamasında gözetilmesine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.’

SAĞ KALAN EŞİN MİRASÇILIĞI VE MAL REJİMİNDEN DOĞAN BOŞANMA YA DA EVLİLİĞİN İPTALİ DAVASININ EŞİN MİRASÇILIĞINA ETKİSİ

Boşanma ya da evliliğin iptali (mutlak-nisbi butlan davası) davasının kesinleşmesi ile birlikte, birbirlerinin mirasçısı olamazlar.

Aynı zamanda daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflar ile kendilerine sağlanan hakları da kural olarak kaybederler (TMK.m.181/f.1).

Boşanma davası devam ederken, eşlerden biri ölürse, TMK.m.181/f.2 gereği, ölen eşin mirasçıları davaya devam ederek sağ HAKLARI eşler, eş sıfatı ile 15 kalan eşin mirasçı olamayacağını tespit ettirirlerse, bu durumda sağ kalan eşin yasal mirasçılığı sona ereceğinden, mirastan pay alamayacaktır. Buna karşılık, sağ kalan eş “ölüm” nedeniyle mal rejiminin tasfiyesini ve katılma alacağını talep edebilir. Bu ihtimalde, ölen eşin katılma alacağını, onun yasal mirasçıları sağ kalan eşe karşı da ileri sürebileceklerdir.

TMK. 181/f.2 hükmünde, sağ kalan eşin sadece mirasçılık hakkından ve varsa lehine yapılmış olan ölüme bağlı kazandırmalardan olduğundan, ölen yoksunluğu söz konusu eşin boşanmada ağır kusurlu olduğu halde bile, onun katılma alacağı hakkından mahrum olmasını gerektiren bir hüküm, Medeni Kanun’da ve mal rejimleri hükümlerinde yer almamaktadır.

SAĞ KALAN EŞİN ZİNA YAPMIŞ OLMASI VEYA EŞİNİN HAYATINA KASTETMİŞ OLMASININ MİRAS HUKUKU VE MAL REJİMİNDE ÖNEMİ

Sağ kalan eşin zinası, miras hukuku bakımından sadece TMK.m. 510 kapsamında, mirasçılıktan çıkarma (ıskat) sebebi olabilir. Bu nedenle ölen eş sağlığında buna ilişkin bir ölüme bağlı tasarruf yapmamışsa, sağ kalan eş mirasçı sayılır. Ölen eşin mirasçıları onun mirasçılığını engelleyemezler.

 Eşinin hayatına kastetmiş ya da hukuka aykırı olarak öldürmüş olması ise, TMK.m. 578/b.1 gereğince “mirastan yoksunluk” sebebidir. 16 Bu nedenle bu fiilleri işlemiş olan eş, yasa gereği kendiliğinden mirasçılık sıfatını kaybeder.

Edinilmiş mallara katılma rejiminde ise, artık değere katılma talebi kural olarak “kusur ilkesinden“ bağımsız olup, eşlerin evlilik birliği içindeki emek ve katkılarının karşılığıdır. Bu nedenle, söz konusu mal rejimi tasfiyesi ve katılma alacağını talep hakkı, boşanmada kusurlu olma veya evlilik yükümlülüklerini ağır ihlal halinden etkilenmez.

Mehaz kanun olan İsviçre Medeni Kanununda da mal rejimi tasfiyesi ve katılma alacağının belirlenmesinde “kusur ilkesi” dikkate alınmamıştır.

Bunakarşılık İsviçre’den farklı olarak bizde TMK.236. maddeye ikinci bir fıkra olarak eklenerek; zina veya hayata kast nedeniyle boşanma halinde hâkimin katılma alacağını indirebileceği veya kaldırılabileceği hükmünün, boşanma davası açılmaması ya da dava sürerken eşin ölmesi halinde de uygulanıp uygulanmayacağı oldukça tartışmalıdır.

ŞIPKA Şükran; “Hakkaniyet Oranı” Zina veya Hayata Kast Nedeniyle Boşanmanın, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminden Doğan Katılma Alacağına Etkisi, Prof.Dr.Hasan ERMAN’a Armağan, İstanbul 2015, s. 854 ve oradad.n.5’de yer alan eserler.

Eşin Mirasçılığında özel durumlar

Ölüm anında resmi evlilik bağının bulunması. (butlan ve boşanma davasında hükmün kesinleşmesi gerekir!)

Mirasçılığa engel bir durum bulunmamalı : Sağ kalan eşin mirasçılık sıfatı, mirastan feragat, mirastan çıkarılma (ıskat), mirastan yoksunluk, mirasın reddi, miras payının devri gibi, herhangi bir nedenle sona ermiş ise, mirasçı sıfatı yoktur.

İki resmi evlilik halinde eşin mirasçılığı: TMK m. 147/III gereği, istisnai olarak her iki eş de mirasçı olabilir

Birlikte ölüm karinesi: Eşlerin aynı anda ölmeleri halinde, MK.m.29/2 ve m.580/1 gereği, birbirlerinin mirasçısı olamazlar! Örnek Olay: Temmuz 2019 tarihinde bir kaza sonucunda aynı anda ölen Ahmet ve Semra’nın ortak çocukları bulunmamaktadır. En yakın yasal mirasçıları olarak Ahmet’in iki kız kardeşi, Semra’nın ise anne ve babası bulunmaktadır. Eşler 1 Mart 2003 tarihinde evlenmişler ve tüm malvarlıklarını bu tarihten sonra edinmişlerdir.

Eşlerin yasal mirasçıları kimlerdir? (Birbirlerinin mirasçısı sayılmayacaklarından, her birinin mal varlığı kendi kan hısımlarına veya bir ölüme bağlı tasarruf varsa atanmış mirasçıya geçer).

Eşlerin yasal mirasçıları birbirlerine karşı miras hukuku dışında, aile hukukundan doğan mal rejimi tasfiye davası açabilir mi? (Ahmet’in edinilmiş mallarının Semra’dan fazla olduğunu varsayalım. Bu durumda Semra’nın yasal mirasçıları Ahmet’in yasal mirasçılarına karşı Aile Mahkemesi’nde açılacak olan tasfiye ve katılma alacağı talebinde bulunabilecekler midir?)

Miras paylaşımı yapıldıktan sonra yasal mal rejimi tasfiyesi talep edilebilir mi?

Bu soruyu yanıtlayabilmek için iki ön sorunu ele almak gerekir.

 Birincisi,

Mirasçılar arasında yazılı olarak miras paylaşma sözleşmesi (TMKm.676) yapılmış olup da, bu sözleşme içinde sağ kalan eş ve ölen eşin tüm mirasçıları, yasal mal rejiminden kaynaklı haklarını da (katılma alacağı, varsa değer artış payı ve katkı payı alacağı, hatta 18 aile konutunun özgülenmesi ) tasfiye etmiş olabilirler.

Ya bu haklarından feragat etmiş, birbirlerini karşılıklı ibra etmiş, ya da belirli bir miktar üzerinde anlaşmış olabilirler.

Bu durumda artık taraflar arasında yasal mal rejiminden kaynaklı bir alacak hakkı, ya da aile konutunun ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesine yönelik bir talep hakkı ileri sürülemez.

İkinci olarak;

Aile Mahkemesinde görülecek olan mal rejiminden kaynaklı davalar, 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu süre ölüm tarihinden başlar. Bu nedenle, miras paylaşımı yapılmamış, ya da yapılmış olup da yukarıda belirttiğimiz şekilde, mal rejiminden kaynaklı haklar bu sözleşmeye dahil edilmemiş ise, bu durumda, söz konusu zamanaşımı süresi içinde tasfiye davası açılabilir.

Ancak kanaatimce, tereke paylaşıldıktan sonra sağ kalan eşin açacağı dava artık terekeye karşı değil, bir tek mirasçıya karşı da açılabilir. Zira bu durumda, yani miras paylaşıldıktan sonra mirasçılar arasında iç teselsül sözkonusu olacak ve her bir mirasçı, miras payı oranında ödemekle yükümlü olacaktır. (TMK.m.682/son)

Eşin Mirasçılığında özel durumlar: Ölen eşin alacaklıları, sağ kalan eşe karşı mal rejimi tasfiyesi davası açabilir mi?

İzmir BAM 2.HD. İstinaf Kararı ( Bu karar, Yarg.8.HD., 23.05.2019 tarih ve 2017/1707 E., 2019/5445 K. Sayılı kararı ile ONANMIŞTIR.

 İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mal rejiminin tasfiyesi ilebelirlenecek olan alacak hakkının, davacının borçlusu …….'ın davalıdan olan tasfiye alacağından doğan alacak hakkı olduğunu, mal rejiminin tasfiyesi halinde tasfiye payının borçlusunun davalı olduğunu, davalının, davacının alacaklısı …………'ın mirasını reddetmiş olmasının bu davada dikkate alınamayacağını, ehliyetinin bulunduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, alacağının tespiti istemine ilişkindir 19 eldeki davanın terekenin tasfiyesine yönelik bir dava olmadığını, bu nedenle davalının pasif husumet murisin alacaklısının devam eden icra takip dosyasındaki alacağı nedeniyle alınan yetkiye dayalı olarak, borçlu muris ………….' ın sağ kalan eşe karşı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı . TMK'nun 225/1 maddesine göre; mal rejimi eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulü ile sona erer. Davalı ve dava dışı muris 26/10/1973 tarihinde evlenmiş, muris 22/07/2015 tarihinde vefat etmiştir. Mal rejimi TMK 225/1 maddesi uyarınca muris ………'ın ölümü ile sona ermiştir. Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı(743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir(4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır(TMK 179.m). Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmişse de; bu karara katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı, muris …………' ın Milas 1. İcra Müdürlüğünün 2010/… Esas sayılı dosyasında alacaklısı olup, Milas İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/….D. İş sayılı ilamı ile verilen yetkiye istinaden davalıya karşı eldeki davayı açmıştır. Mal rejiminin ölüm nedeniyle sona ermesinde mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı davalarda davalı olarak husumetin sağ kalan eşe yöneltilmesi gerekir. Sağ kalan eşin davalı olma sıfatı muris ile evli olmasından ve yasadan kaynaklanmakta olup, sağ kalan eşin murisin mirasını reddetmesinin bu davalarda bir önemi yoktur. Bu nedenle mahkemece davalının mirası reddettiğinden bahisle pasif husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir .

İzmir BAM İstinaf Kararı (Devamı) Eşin Mirasçılığında Ancak, tarafların evlilik tarihleri eski olup, yukarıda da açıklandığı üzere evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK'nın yürürlüğe girdiği 01/01/2002 tarihine kadar mal ayrılığı bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olup, önceki  eşin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak nedeniyle dava açma hakkı düzenlenmemiştir.

Özellikle 4721 sayılı yasada olağanüstü mal rejimini düzenleyen 209 20 MK'da, gerekse TMK'da eşlerden birinin alacaklısının borçlu ve 210. maddelerde alacaklının korunmasına yönelik düzenleme yapıldığı halde edinilmiş mallara katılma rejimini düzenleyen maddelerde alacaklının korunmasına yönelik her hangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla, bu düzenlemelerden hareketle, yasa koyucunun amacının da gerek önceki yasa dönemine ilişkin olarak katkı payı, gerekse yeni yasa döneminde edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklı katılma alacağı veya değer artış payı alacağı yönünden eşlerden birinin alacaklısının borçlu eş adına diğer eşe karşı mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı dava açma hakkı vermek istemediğinin kabulü gerekir. Bu nedenle, mahkemece davanın, davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından bahisle reddi gerekirken, davalının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğru değil ise de; sonucu itibariyle ret kararı doğru olduğundan , davacı vekilinin gerekçe yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile gerekçe yönünden hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2 maddesi gereğince; gerekçe yönünden davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Bodrum Aile Mahkemesinin 28/09/2016 tarih ve 2016/643 Esas 2016/821 Karar sayılı kararının, GEREKÇESİNİN yukarıda belirtilen şekilde DÜZELTİMESİNE ve YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b1 maddesi gereğince; davacının diğer istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden bu yönlerden İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,

a-Davanın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından REDDİNE…

AİLE KONUTUNUN SAĞ KALAN EŞE ÖZGÜLENMESİ (TMK.m.240)

TMK m. 240 Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.

Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir. Sağ kalan eş, miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.

Yargıtay Kararlarında mülkiyet hakkının tanınması için; ·

Mülkiyeti ölen eşe ait olan Aile konutu bulunması,

Mal rejiminin ölümle sona ermesi,

Sağeşin katılma alacağı veya değer artış payı alacağının olması,

Mülkiyet tercihi için haklı sebeplerin bulunması,

Sağkalan eşin talebinin bulunması gerektiği belirtilmektedir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2016/1375 E. 2016/13579 Karar sayılı ilamında özetle;

 « …İddianın ileri sürülüş şekline göre. dava, katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması, mümkün görülmediği takdirde katılma ve değer artış payı alacağı isteğine ilişkin olduğu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Aile konutu ve ev eşyası” başlıklı 240. Maddesindeki açıklamalara göre; sağ eş ya da ölen eşin yasal mirasçıları konutu lehine konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınması için; aile olması, mal rejiminin ölümle sona ermesi ve sağ eşin katılma alacağının olması ve haklı sebeplerin bulunması gerektiği, haklı sebep, her somut olaydaki tarafların ekonomik ve sosyal yaşantılarına, meslek ve sanatlarına, miras ve tapu sicilindeki pay oranlarına vs göre belirlenmesi gerektiği, mahsuba esas alınacak katılma alacak miktarı, iddia ve savunma doğrultusunda, mahkemece Yargıtay kararında belirlenen ilke ve esaslar çerçevesinde belirlenmesi gerektiği, aile konutu üzerine, mülkiyet hakkının tanınmasını gerektiren yasal koşulların gerçekleştiğinin kanıtlanması durumunda, katılma alacağına mahsuben, Yeditepe Ün. 13 Haziran 2022 yetmezse belirlenecek ilave bedelin davacı tarafça mahkeme veznesine depo ettirilmesi sağlandıktan sonra mahkemecetapu kaydının iptali ile tesciline karar verilmesi…» gerektiği belirtilmiştir.

Aile Konutu kişisel mal ise bu madde uygulanabilir mi?

Kanun maddesinde, tasfiyeye konu aile konutunun edinilmiş ya da kişisel mal olması konusunda bir ayrım yapılmamıştır. Aile konutu kişisel mal olsa dahi kanunda belirtilen şartlar mevcut olduğu takdirde mülkiyet hakkı tanınmalıdır.

ANCAK; Yargıtay 8. HD Kararlarında, dava konusu aile konutu 01.01.2002 tarihinden önce edinilmiş ise, 743 sayılı TKM uygulanacağından ve bu kanunda da 4721 sayılı TMK 240.madde ile getirilen düzenlemeye eş düzenlemebulunmadığındanbu madde uygulanmamaktadır.

Yargıtayın bu uygulaması kanaatimce yerinde değildir. Aile konutu 01.01.2002 tarihinden önce edinilmiş olsa dahi, yasadaki şartların mevcut olması halinde TMK.240 maddeden yararlanılması gerektiği belirtilmektedir.

TMK.240.md uygulaması ile ilgili Yargıtay Kararlar

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 19.01.2017 tarih 2016/21737 E. 2017/427 K. sayılı kararında; ‘’..Dairemiz uygulamalarına göre aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ kalan eş lehine mülkiyet hakkı tanınmamaktadır…Katılma alacağına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması istemine konu 3 no.lu mesken eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 13.07.1992 tarihinde satın alınarak ölen eş adına tescil edilmiştir….Ölen eşin kişisel malı olduğundan Mahkemecedavanın reddine karar verilmesi gerekir…’’

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 09.09.2015 tarih 2015/15144 E. 2015/15890 K. sayılı kararında; ‘’…01.01.2002 tarihinden önce yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 170.maddesi uyarınca geçerli olan mal ayrılığı rejiminde katılma alacağına yer verilmemiştir. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine intifa veya oturma hakkı tanınmamaktadır.

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 21.02.2017 tarih 2015/11803 E. 2017/2296 K.sayılı kararında;’’ mal ayrılığı rejiminde katılma alacağına yer verilmemiştir. Dairemiz uygulamalarına göre, aile konutu ölen eşin kişisel malı ise sağ eş lehine mülkiyet hakkı tanınmamaktadır.’’

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 23.05.2017 tarih 2017/10564 E. 2017/7566 K.sayılı kararında;’’….muris adına mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiği ve murise mirasen kaldığı anlaşılmakla muris eşin kişisel malı olduğundan Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekir…’’

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 02.02.2015 tarih 2015/482 E. 2015/993 K.sayılı kararında;’’…ortaklığın giderilmesi davasında özgüleme davasının sonucunun beklenilerek bir karar verilmesi gerektiği..’’

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 05.04.2016 tarih 2015/17655 E. 2016/6073 K.sayılı kararında;’’…TMK.240. maddesinde koşulların oluşması halinde, değer artış payı alacağı karşılığında aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınmasını engelleyen bir düzenleme mevcut değildir.

​Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 18.03.2013 tarih 2012/9636E. 2013/3735 K.sayılı kararında;’’..davanın katkı payı alacağına ilişkin olması nedeniyle TMK.240.md. uyarınca davacı yararına intifa hakkı tanınması mümkün bulunmadığına..’’

Yargıtay 8.Hukuk Dairesi 13.05.2014 tarih 2014/2103E. 2014/9437 K.sayılı kararında;’’.. Özgüleme , özgülenen mal üzerindeki mirasçıların elbirliği halindeki ortaklığını sona erdirdiğine ve paylaşma sonucunu hasıl ettiğine göre, özgüleme değerinin karara en yakın tarih esas alınarak belirlenmesi gerekir. O halde mahkemece taşınmazın ölüm tarihindeki nitelikleri dikkate alınarak karara en yakın tarihteki değeri konusunda yeniden bilirkişiden rapor alınıp özgüleme değerinin belirlenen bu değer üzerinden hesaplanması, davacı eşin bu taşınmaz üzerindeki miras hakkının karşılığı da belirlendikten sonra diğer mirasçıların miras hakkının karşılığı olan paranın, mahkemece belirlenecek uygun bir süre içinde mahkeme veznesine depo ettirilmesi gerekmektedir…’

MİRAS HUKUKU KAPSAMINDA AİLE KONUTU

Madde 652

Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.

Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya miras bırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.

Miras bırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek ve sanatı icra etmesi için gerekli olan bölümlerde, sağ kalan eş bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.

TMK.652 md. uygulama koşulu

Ölüm olması

Sağ kalan eşin varlığı ve mirasçı olması

Tereke malları arasında eşlerin birlikte yaşadığı konut veya eşyanın bulunması

Sağ kalan eşin talebi olmalıdır.

Uygulama Farklılıkları:

TMK.240.md.de sağ kalan eş haklı sebeplerin varlığını ispatlamalıdır. Ancak TMK.652 md.de böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır.

TMK.240. md. ölüm halinde ve sağ kalan eşin katılma veya değer artış payı alacağı varsa uygulanır.

TMK.md. 652 ise mal rejiminin türünün önemi yoktur. Eşten alacaklı olması gerekmemektedir, sadece miras hakkına dayalı olarak talep edilmektedir.

TMK.652 md.ye dayalı taleplerde Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir.

TMK. 240.maddede öncelikle intifa ya da oturma hakkı talep edilebilir. TMK.652. madde gereği öncelikle “mülkiyet” talep edilebilir.

Mal Rejimi Tasfiye ve Yasal Mal Rejimi Davaları kapsamlı bir alan ve uzmanlık gerektirdiği için yapacağınız hata ve kaçıracağınız süreler hak kayıplarına uğramanıza sebep olabilir. Bu nedenle bu alanda uzman bir avukat ile anlaşmanız her zaman yararınıza olacaktır. Mersin Avukat Recep Sarıkurt Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak Türk Medeni Kanununa tabi her türlü işleminizde siz değerli müvekkillerin yanındayız. Gerekli özen ve titizlilikle vekalet görevini yerine getirmekte, siz değerli müvekkiller için azami hukuki yarar sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Mersin ve Adana başta olmak üzere gelişen teknoloji ile Türkiye’nin her yerine hukuki yardım sağlamaktayız.

Av.Recep SARIKURT

Mal Rejiminin Miras Hukukuna Etkisi
bottom of page