Hukuk ve Danışmanlık
İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI
Resmi rakamlara göre her yıl dünyada ortalama 270 milyon iş kazası meydana gelmekte, 160 milyon kişi meslek hastalığına yakalanmakta, yılda 1.2 milyon işçi de hayatını kaybetmektedir1. Bu rakamların ülkemizdeki yansıması da oldukça ürkütücü boyutlardadır. İş kazası ve meslek hastalıkları sonucu ülkemizde her yıl 4 milyar TL milli gelir kaybı yaşanmaktadır. Bu tablo, en başta ülkemizin uluslararası prestijini sarsmakta, çok büyük ekonomik kayıplar yaratmakta, önemli sosyal sorunlara yol açmakta ayrıca işverenlerin yabancı firmalara karşı rekabet kabiliyetini ve pazarlama gücünü olumsuz etkilemektedir. Bu kayıplar, kalkınmakta olan bir ekonomi için büyük bir külfettir. Bahsi geçen hususlar dikkate alındığında, iş kazası ve meslek hastalıkları sigorta kolunun ve bir sosyal risk olarak iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesinin gerekliliği daha iyi anlaşılacaktır.
4. İŞ KAZASI
4.1. İş kazasının tanımı 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 13.maddesine göre iş kazası; a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır.
4.2. İş kazasının unsurları
4.2.1. Kazaya uğrayanın 5510 sayılı Kanun anlamında sigortalı sayılması: Bir hizmet akdine dayanılarak bir veya birkaç işveren tarafında çalıştırılanlar 5510 sayılı kanuna göre sigortalı sayılırlar. Kimlerin sigortalı sayılacağı Kanunun 3.maddesinde tanımlanmıştır. Ayrıca, aynı yasanın 4.maddesi tüm sigorta kolları açısından sigortalı sayılanları, 5.maddesi, istisnai bir hüküm olarak, bazı sigorta kollarının uygulanacağı kimseleri belirtmektedir. Bu hükümler çerçevesinde sigortalı sayılanlar, SGK’ya sigortalılıkları bildirilmeden önce bir kazaya uğrasalar dahi uğradıkları kaza iş kazası sayılacaktır. İş kazasından bahsedilebilmesi için, sigortalı olma dışında başka koşulların, örneğin belli bir süre sigortalılık ya da belirli bir süre prim ödemiş olma koşulunun gerçekleşmesi aranmayacaktır. Yargıtay, ” hizmet akdine dayanarak bir işveren tarafından çalıştırılan kimseler sigortaya bildirilsin ya da bildirilmesin sigortalı sayılırlar” demiştir. İş sözleşmesi ile çalışmamakla beraber ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.
4.2.2.Sigortalının kazaya uğraması: İş kazasından söz edebilmek için her şeyden önce zarar verici olayın dıştan gelen bir etkenden kaynaklanması gerekir. Bu dış etken aniden veya çok kısa bir zaman sürecinde meydana gelmelidir. Bunun yanında başka bir unsur olarak, zarara yol açan olayın zarara yol açan kişi tarafından istenilmemiş olması gerekir. Aksi durumda, söz konusu kazanın bir iş kazası olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği hususunda öğretide görüş ayılıkları vardır. Kimi yazarlara göre, sigortalının kazanın oluşumunda kastının bulunması halinde artık iş kazasından söz edilemez. Yargıtay’ın da katıldığı diğer bir görüşe göre ise sigortalının kendi kusuru sonucunda uğradığı kaza da iş kazası sayılır. Yargıtay birçok kararında sigortalının iş yerinde intihar etmesi olayı, iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yukarda açıkladığım unsurların varlığı, kazanın iş kazası olarak nitelendirilmesi için yeteli değildir. Kaza olayının 5510 sayılı Kanunun 13.maddesinin hükmünde belirtilen hallerden biri içinde meydana gelmiş olması gerekir.
4.2.2.1. Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada kazaya uğraması: Bilindiği üzere sigortalının işyerinde bulunduğu sırada uğranılan kaza başka koşul aranmaksızın iş kazası olarak kabul edilir. Fakat 5510 sayılı kanunda bahsi geçen işyeri kavramının kapsamının ne olacağı merak konusudur. Aynı Kanunun 11.maddesine göre: İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır. Bilinmelidir ki bu düzenleme biçimi, asıl işyeri, bağlı işyeri, eklenti ve araçlarda meydana gelebilecek kazaların büyük bir bölümünü iş kazası olarak kabul etmekte ve dolayısıyla sigortalıya geniş bir koruma sağlamaktadır. İşçi, işyerine ayak bastığı andan, işyerini terk edeceği ana kadar, çalışır durumda olsun olmasın, işverenin otoritesi altında olup olmadığı araştırılmaksızın korunmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.04.2019 Tarih, 2016/816.E, 2019/457.K, Sayılı kararında işyerinde kalp krizi geçirilmesini iş kazası saymıştır. Sigortalının uğradığı kazanın mutlaka iş saatleri içinde meydana gelmesi de gerekli değildir; çalışma saatleri dışında, örneğin öğle paydosunda sigortalının başka bir işçi tarafından ya da yabancı bir kişi tarafından öldürülmesi, yaralanması, işyeri avlusunda koşarken düşmesi iş kazası olarak kabul edilir. Yargıtay, her ne kadar yapılan seyehat iş yerine ait bir araç ile yapılmışsa da özel amaçlı eğlence ve seyahatler sonucu meydana gelen olayların iş kazası olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. 15. HGK başka bir kararında, dolaylı da olsa, bir tankerde uğranılan kaza iş kazası olarak kabul edilmiştir. Yine Yargıtay, gece bekçiliği yapan sigortalının işyerinde iken geçirdiği beyin kanaması sonucu felç olmasını, olayın işyerinde meydana gelmiş olması sebebiyle iş kazası olarak nitelendirmiştir. Sonuç olarak; burada dikkat edilecek husus, meydana gelen olay ile sonuç arasında bir ilişkinin bulunması, yani, neden ile sonuç arasında bir bağ olup olmadığıdır.
4.2.2.2. Sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle kazaya uğraması: 5510 sayılı yasanın 13.maddesinin b bendinde düzenlenen “İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle” ibaresi ile iş sözleşmesine dayanarak çalışan sigortalıları kapsamına almakta iken, devamındaki ibare ise bağımsız çalışanları kapsamaktadır. Bu olasılıkta kaza işyerinde cereyan etmemiş olsa bile, işverenin sigortalıyı işyeri dışında bir görevle başka yere göndermesi veya sigortalının işin gereği olarak işyeri dışına çıkması halinde uğradığı kaza iş kazasıdır. Mesela sigortalının işverenden aldığı talimat uyarınca, bir müşterinin evinde elektrik arızasını gidermeye çalışırken, elektrik akımına kapılarak ölmesi halinde, iş kazası söz konusudur. Belirteyim ki, bu hüküm uygulanırken, sigortalının işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle hareket edip etmediğine dikkat etmek gerekir. Bunun dışında, nasıl işyerinde meydana gelen kazaların nedenleri üzerinde durulmuyorsa, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla işyerinin dışına çıkan işçi de, herhangi bir nedenle kazaya uğrarsa bu kazanın da iş kazası olarak nitelendirilmesi gerekir. Yargıtay belediye başkanı tarafından başka bir köye gitmesi için görevlendirilen sigortalının kahvede oturduğu sırada husumeti olan başka bir kişi tarafından bıçaklanarak öldürülmesini iş kazası olarak değerlendirmemiştir. Sırası gelmişken yine Yargıtay’ın ilginç bir kararına değinmek isterim, gazetecinin polis telsizinden haber aldığı gece meydana gelen orman yangını için aslında görevli olmadığı halde olay yerine şoförüyle giderken, kaybolduktan sonra orman içi alanda evrak çantası ve iki adet yanmış telsizin bulunması üzerine kaza geçirip yanarak hayatını kaybettiği kabul edildiği olayda, gazetenin gazeteciyi görevlendirmemiş olduğu, bilgileri haricinde olay yerine gitmiş olduğunu belirtmesine rağmen, gazetecinin gaipliğine karar verilen olayın bir iş kazası olduğu belirtilmiştir.
4.2.2.3. Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda kazaya uğraması: Yasa hükmü, bağımsız çalışanları hükmün kapsamı dışında tutmak amacıyla “bir işverene bağlı olarak çalışan” ibarelerini eklemektedir. İşveren, sigortalıyı işyeri dışında bir görev ifa etmekle yükümlü tutabilir ; bu görev yerinin aynı veya başka bir ilde veya yabancı bir ülkede olması önem taşımaz. Bu hükmün uygulanması açısından önemini koruyan bir husus da, sigortalının işveren tarafından başka yere gönderilmesi durumunda, boş zamanlarını normal bir yaşantı içerisinde değerlendirmesinin olanaklı olup olmadığı konusudur. Yargıtay konuya ilişkin verdiği kararlarında, sigortalıyı görevden ayrıldığı işyerinden, aynı işyerine dönünceye kadar normal yaşantı içerisinde kalmak koşuluyla, boş zamanlar da dahil olmak üzere, tüm risklere kaşı sigortalı saymanın gerektiğini belirtmiştir. Yine Yargıtay kararlarına göre, görevli olduğu başka bir ile giderken bindiği uçağın düşmesi sonucu sigortalının ölmesi, işveren tarafından görevli olarak başka yere giderken sigortalının yol üzerindeki bir parkta arkadaşıyla otururken patlayan bir bomba sonucu hayatını kaybetmesi, malzeme almak için işverence toptancıya gönderilen sigortalının yol üzerinde babasının dükkanında çay içerken silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi, geçici görevle gönderildiği yerde çalışırken kalp krizi geçiren sigortalının yaşamını yitirmesi iş kazası olarak nitelendirilmiştir. Yargıtay, bir gazetecinin sabah işe gitmek üzere, işverence kendisine tahsis edilen otomobile binip hareket edeceği sırada teröristlerce öldürülmesi olayını “işverence sağlanan araçla işe getirilip götürülmelerde toplu ve münferit işçi taşımalarında fark olmaması gerektiği” düşüncesiyle iş kazası kapsamında değerlendirmiştir. Buna karşılık, iş kazası nedeniyle hastanede tedavi edildikten sonra evine gönderilen sigortalının yolda uğradığı trafik kazası iş kazasından sayılmamıştır.
18 Y.21. HD 18.06.2013 T, 2012/7530 E., 2013/12862 K
4.2.2.4. Emziren kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda kazaya uğraması: Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. İşte, kadın sigortalının bu izni sırasında uğradığı kaza iş kazası olarak nitelendirilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre, sigortalının süt izni içerisinde işyerine gelmek üzere yolda karşıya geçerken bir aracın çarpması sonucu ölmesi iş kazasıdır.
4.2.2.5. Sigortalının, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında kazaya uğramaları: 506 sayılı Yasanın aynı konuyu düzenleyen m.11-A,e hükmü,” sigortalının işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri” biçimindeydi bu düzenleme, sigortalıların işin yapıldığı yere “toplu” olarak götürülüp getirilmeleri sırasında uğranılan kazaları iş kazası olarak nitelendiriyordu. Ancak Yargıtay bazı kararlarında, toplu taşıma gibi, münferit taşımaları da hükmün kapsamı içinde değerlendirmiş ve “toplu” sözcüğünün münferit taşımayı da kapsadığı sonucuna varmıştı. 5510 sayılı Yasada ise aynı konuyu düzenleyen hüküm(13/1,e), Yargıtay’ın bu içtihadına uygun olarak, “toplu olarak götürülüp getirilme” koşulunu kaldırmıştır.
Şunu da belirtmekte fayda var ki, Bu hükmün uygulanabilmesi için aracın işverence sağlanmış olması ve işin yapıldığı yere toplu gidiş ve gelişler sırasında kazanın meydana gelmiş olması gerekir. Aracın işverene ait olması şart değildir. İşveren taşıtı kiralamış veya 3. bir kişi ile taşıt sözleşmesi yapmış olabilir. Yargıtay, işverenin üçüncü kişi ile yaptığı sözleşme sonucu üçüncü kişinin kendi araç ve şoförü ile isçileri taşırken meydana gelen kazada isçilerin yaralanması olayını iş kazası olarak kabul etmiştir. Sigortalının servis aracını beklediği ve binmeye hazırlandığı sırada maruz kaldığı kaza da yine Yargıtay’ca is kazası olarak kabul edilmiştir21. Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, daha önceden de bahsettiğim kararında, gazeteci Çetin Emeç’in işine gitmek üzere kendisine tahsis edilen özel otomobile binip hareket edeceği sırada teröristler tarafından öldürülmesi olayını is kazası saymıştır. Yargıtay bu sonuca varırken, yine az önce bahsettiğim 506 sayılı Yasa’nın 11. maddesinin toplu ve münferit taşımalar arasında bir ayrım yapmadığını düşünerek , “çoğun içinde az da vardır” gerekçesine dayanmıştır.
Sonuç olarak, bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için, kazanın, öbür unsurlarının yanında, 13.maddenin birinci fıkrasının, (a),(b),(c),(d) ve (e) bentlerinde sınırlı olarak belirtilmiş olan durumlardan birinde meydana gelmiş olması gerekir. Bu hallerin dışında meydana gelen ve sigortalıyı zarara uğratan olay, diğer koşullar bulunsa bile iş kazası sayılmaz.
4.2.3. Kazanın sigortalıya bedenen ve ruhen zarar vermesi
Bir iş kazasından söz edebilmek için, sigortalının karşılaştığı olay nedeniyle hemen veya sonradan, bedensel veya ruhsal bir özre maruz kalmış olması gerekir. Ayrıca uğranılan zararın en azından sosyal sigorta yardımlarının Kurumca sağlanmasını gerektirecek nitelikte ve derecede olması da gerekir. Örneğin, gündelik iş hayatında sıkça rastlanılan önemsiz yaralar, sıyrıklar iş kazası olarak nitelendirilmeyecektir.
Sigortalının uğradığı bedensel veya ruhsal zararlar dışındaki mal kaybına neden olan olaylar, iş kazası değildir. Sigortalıya takılan ve organ görevi yapan protezlerde (takma kol, takma ayak, diş vb.) meydana gelen zararların iş kazası sayılıp sayılmayacağı tartışma konusudur. iş kazası sayılıp sayılmayacağı tartışma konusudur. Birinci görüşe göre; bu tür zararlar iş kazası kabul edilmemektedir. İkinci görüşe göre; “vücut tamlığı” kavramı geniş yorumlanarak, vücuda takılan yapay organın onun ayrılmaz parçasını oluşturduğu durumlarda uğranılan zarar, iş kazası kabul edilmektedir.
4.2.4.Kaza olayı ile sigortalının uğradığı zarar arasında nedensellik bağının bulunması
Olayla zarar arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir. Ancak bu illiyet, olayların normal akışına uygun, genel yaşam deneyimlerine göre gerçekleşen türden zararı meydana getirmeye elverişli, ya da böyle bir sonucun meydana gelmesini kolaylaştıran bir nedense uygun illiyet bağı olarak kabul edilir. Eğer sigortalının uğradığı zarar olayların doğal akışına göre faaliyetin beklenmeyen bir sonucu ise, o zaman uygun nedensellik bağından söz edilemez.
İşyerinde güneş çarpması sonucu hastaneye kaldırılan sigortalı tam iyileşmeye başlarken kalp krizinden ölürse bu iş kazasına bağlanamaz. Veya işyerinde üzerine dökülen benzinin eve gelince alev alarak ölen sigortalı da iş kazasından ölmüş kabul edilemez. Yargıtay ise tartışmalı bir kararında iş kazası sonucu felç olan sigortalının adam öldürme suçu nedeniyle girdiği cezaevinde kazadan 12 yıl sonra bakımsızlık nedeniyle ölmesini iş kazası ile ilişkilendirmiştir. İşveren tarafından kendisine görev verilmeden, gece çalışması bulunmadığı halde, gece Samsun’dan Ankara’ya traktörle seyrederken meydana gelen kazada ölen sigortalının olayı iş kazası sayılmamıştır . İşçinin iş saati sona erdikten sonra arkadaşları ile içki içip inşaattan düşmesi iş kazası sayılmamıştır.
Sigortalı işverenin emir ve talimatı(otoritesi) altında bulunduğu sırada bir kazaya uğramışsa illiyet bağı gerçekleşmiştir dolayısı ile kaza iş kazasıdır. Ancak işverenin otoritesi altında bulunma ölçütü yalnız basına birçok olayın iş kazası olarak belirlenmesini kolaylaştırmasına rağmen, her olaya uygulanabilecek genel bir ölçüt değildir. Her somut olay kendi koşullarında değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır. Yargıtay içtihatlarında da bu illiyet bağının gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde titizlikle durulmuştur. Sigortalının işverene ait malı kurtarmak için denize dalması sonucu ölümü, işyerindeki balyaları kaldırma sırasında harcanan efor sonucu geçirilen beyin kanaması arasındaki illiyet bağının ispatlanabildiği durum iş kazası olarak kabul edilmesine rağmen, sigortalının izinli iken düğün dönüşü arkadaşı tarafından kasten yaralanması,yine sigortalının iş kazası sonucu yaralanıp hastanede tedavi gördükten sonra memleketine giderken geçirdiği trafik kazası iş kazası sayılmamıştır. Yine Yargıtay iş kazası ile meydana gelen ölüm olayı arasındaki illiyetin saptanabilmesi için uzman bilirkişi heyetinden mütalaa alınması gerektiğine de hükmetmiştir.
5. İŞ KAZASININ KURUMA BİLDİRİLMESİ VE KURUM TARAFINDAN SORUŞTURULMASI
5.1.Sigortalıyı çalıştıran işveren ile bağımsız çalışanın kazayı Kuruma bildirim yükümlülüğü
5510 sayılı Yasanın 13. maddesinde, iş kazasının aynı kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5.madde kapsamında bulunan sigortalılar(4-a’lılar ve 4-a’lı sayılanlar) açısından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki 3 işgünü içinde ; (b) bendi kapsamında bulunanlar(4-b’liler) açısından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra 3 işgünü içinde Kuruma bildirilmesi zorunludur. Ancak, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, bildirim yükümlülüğü iş kazasının öğrenildiği andan itibaren başlar. Yasanın 13.maddesine göre, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Maddede sözü geçen yetkili kolluk kuvvetleri genelde, jandarma veya polis anlamındadır. İş kazası, bu kolluk güçlerinden herhangi birine değil, kazanın olduğu yere göre, bunlardan hangisi görevliyse onun yetkili karakoluna bildirmelidir.
5.1.1.Bildirim yükümlülüğüne aykırılığın yaptırımı
5510 sayılı Yasanın 21.maddesine göre, iş kazasının 13.maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma bildirim yapılmaması halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği, Kurumca işverenden tahsil edilir. Yasanın 22.maddesine göre, 13.maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler(bağımsız çalışan sigortalılar) tarafından iş kazasının anılan bentte belirtilen süre içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda, sigortalıya yapılacak iş göremezlik ödeneği bildirim tarihinden itibaren ödenir. Yani, sigortalı iş kazasını Kuruma bildirmekten geciktiği her gün için geçici iş göremezlik ödeneğinden yoksun kalacaktır.
5.1.2. İş Kazasının Kurum tarafından soruşturulması ve gerçeğe aykırı bilgi verilmesinin yaptırımı
Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde, Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla soruşturma yapılabilir. Kurum mutlaka araştırma yapmak zorunda değildir. Uygulamada genellikle ölüm ya da sakatlıkla sonuçlanan veya kuşkulu görülen iş kazası olaylarında soruşturma yapılmaktadır.
Yapılan soruşturmada yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan tahsil edilir. Bu tür bir sorumluluğun ortaya çıkması için anılan iki koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekir. Aksi bir durum kabul edilirse, iş kazası bildiriminde bulunanlar açısından ağır bir yaptırım söz konusu olur. Zira uygulamada bir olayın iş kazası olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği her zaman çok net belirlenememektedir, çoğu kez bu sorun, “iş kazasının tespiti davası” açılması sonucu çözüme kavuşabilmektedir. İş kazası bildirgesi veren işverenin, iş kazası olarak kabul ettiği bir olayın, daha sonra Kurum veya yargı organları tarafından iş kazası olarak nitelendirilmemesi olasılığı her zaman söz konusu olabilecektir. Bu nedenlerle, yersiz yapılan ödemenin, bildirgede maddi gerçeğe aykırı olarak bilgi verilmiş olması koşuluyla, geri istenmesi olanaklı olmalıdır. Önemli olan, işverenin kastı veya ağır ihmali ile yanlış ya da eksik bilgi vermesinin yaptırıma bağlanmasıdır.
6. MESLEK HASTALIĞI
6.1. Meslek hastalığının tanımı
5510 sayılı Yasanın 14.maddesinde, meslek hastalığının tanımı yapılmış bulunmaktadır. Buna göre, “meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halidir. Bu tanımdan hareketle meslek hastalığının unsurlarını belirleyebiliriz.
6.2. Meslek hastalığının unsurları
Sigortalı olarak çalışmayan birinin yakalandığı hastalık mesleki faaliyetinden kaynaklansa da, 5510 sayılı Yasa gereğince meslek hastalığı olarak nitelendirilemezler. Her ne kadar kimlerin sigortalı sayılacağını, iş kazası kavramının unsurlarında incelediysek de kısaca üzerinden geçmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
6.2.1. Sigortalı olma
İş kazasında olduğu gibi meslek hastalığında da sigorta yardımlarından faydalanabilmesi için öncelikle sigortalı olması ve bu hastalık sonucu geçici veya sürekli olarak bedensel ve ruhsal bir zarara uğraması gerekir. Meslek hastalığı sonucu ölümlerde iş kazasındaki ölüm gibi hak sahiplerine gelir bağlanır.
6.2.2. Sigortalının bedensel veya ruhsal özürlülük durumuna düşmesi
Bu rahatsızlığın geçici ve sürekli olmasının bir önemi yoktur. Ölümün meslek hastalığından meydana geldiği ispatlanırsa ölenin hak sahiplerine ölüm sigortasından değil iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasından gelir bağlanır.
6.2.3. Hastalık veya sakatlığın yürütülen işin sonucu olarak ortaya çıkması
Meslek hastalığının işçinin yaptığı iş nedeniyle ve başka kişilerden daha çok karşı karşıya kaldıkları bir dış etken sonucu vücudunda oluştuğu kabul edilmektedir. İş kazasının yapılan işle ilgili olması şart olmadığı halde meslek hastalığının sigortalının çalıştığı işyeri şartları ile tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları ile ilgili ortaya çıkması gerekir. Örneğin, kömür ocaklarında çalışan bir işçinin akciğer kanseri olması gibi.
6.2.4. Hastalığın uzun bir zaman içinde meydana gelmesi
Dıştan gelen bu etki iş kazasından farklı olarak bünyeye yavaş yavaş etki eder. Zaman içinde tekrarlana tekrarlana, hastalık, sakatlık veya ruhsal bir arıza hatta ölümü meydana getirir. Benzenli maddelerin kemik iliği kanserlerine hatta lösemiye yol açması, karbon sülfürle çalışanlarda görülen üreme bozuklukları, akü işiyle uğraşanlarda rastlanan kurşun zehirlenmeleri, gürültülü işyerlerinde çalışanlarda görülen sağırlık, bilgisayar ekranı karşısında uzun süre çalışanlarda izlenen göz ve sırt ağrılarının birdenbire değil uzunca bir zaman dilimi içinde meydana geldiği söylenebilir. Sigortalının yaptığı işle yakalandığı meslek hastalığı arasındaki illiyet bağının ortaya konması genelde kolaydır. Hukukumuzda hangi hastalıkların meslek hastalığı sayılacağı liste halinde düzenlenmiştir.
6.2.5. Hastalığın listede yer alması ve belirtilen süre içinde meydana çıkması
Meslek hastalıkları ve her meslek hastalığı için yükümlülük süreleri Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nde belirtilmiştir. Ancak bu tüzükte sayılan hastalık listesi mutlak değildir. Listede yer almayan bir hastalık da belirli koşullarda, yani görülen işle ilgili olduğu saptandığı takdirde meslek hastalığı kabul edilebilir. Meslek hastalığı sigortalı işten ayrıldıktan bir süre sonra da ortaya çıkabilir. Ancak bu sürenin tüzükte belirtilen süreyi asmaması gerekir. Tüzükte belirtilmeyen bir hastalık Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kuruluna başvurulmak suretiyle belirlenebilir. Bu kurulun kararlarına karşı iş mahkemesine başvurulabilir. Sigortalı isterse Sağlık kuruluna başvurmadan direk Mahkemeye de başvurabilir. Mahkeme her iki durumda da Adli Tıp Meclisinden veya Tıp Fakültelerinin yetkili sağlık kurullarından rapor isteyebilir.
6.3.İşverenin meslek hastalığını Kuruma bildirme yükümlülüğü
5510 sayılı Yasanın 13. maddesinde, meslek hastalığının aynı kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile 5.madde kapsamında bulunan sigortalılar (4-a’lılar ve 4-a’lı sayılanlar) açısından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç bu durumun öğrenilmesini takip eden 3 işgünü içinde ; (b) bendi kapsamında bulunanlar(4-b’liler) açısından kendisi tarafından, bu durumun öğrenilmesinin ardından üç iş günü içerisinde Kuruma bildirilmesi zorunludur. Ancak, meslek hastalığı olaylarının, işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, bildirim yükümlülüğü, durumun öğrenildiği andan itibaren başlar. Yasanın 13.maddesine göre, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi gerekmektedir. Maddede sözü geçen yetkili kolluk kuvvetleri genelde, jandarma veya polis anlamındadır. İş kazası, bu kolluk güçlerinden herhangi birine değil, kazanın olduğu yere göre, bunlardan hangisi görevliyse onun yetkili karakoluna bildirmelidir.
Sonuç olarak yukarıda iş kazası ve meslek hastalığına ilişkin bilgilere detaylıca değindik. Bu gibi durumlarda iş kazası ve iş hukuku alanında uzman bir avukata danışmak ve işi alanında uzman bir avukat ile takip etmek hukuki menfaat ve çıkarlarınızı korumak adına büyük önem arz etmektedir. Bu alanda Mersin Avukat Av.Recep Sarıkurt Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak siz değerli müvekkillere hizmet vermeye devam etmekteyiz. Mersin ve Adana başta olmak üzere Türkiye'nin her yerinde hukuki hizmet vermeye devam etmekteyiz.
İŞ KAZASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
T.C. Yargıtay 10.HUKUK DAİRESİ Esas:2019-3234 Karar:2020-2115
Karar Tarihi:09.03.2020
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
T.C. Yargıtay HG.HUKUK GENEL KURULU Esas:2016-816 Karar:2019-
457 Karar Tarihi:16.04.2019
T.C. Yargıtay 21.HUKUK DAİRESİ Esas:2012-7530 Karar:2013-12862
Karar Tarihi:18.06.2013