top of page
Hukuk ve Danışmanlık
YENİ TÜRK TİCARET KANUNUNDA ŞİRKET BİRLEŞMELERİ
(ŞİRKET EVLİLİKLERİ)
GİRİŞ
Teknolojik gelişmeler sebebiyle ulaşım ve iletişim vasıtalarının giderek gelişmesi küreselleşme gerçeğini inkâr edilemez seviyeye ulaştırmıştır. Küreselleşme yeni pazarlar doğurmuş, yeni pazarların doğması ise kapalı ekonomileri sermayenin serbest dolaşımına dolayısıyla liberalleşmeye sürüklemiştir.
Küreselleşme neticesinde dünyanın küçük bir bölgesinde patlak veren ekonomik sorunlar domino taşı etkisi yapmakta dolayısıyla tüm dünyayı etkilemektedir. Bu durum, ülkelere kendi iç pazarlarında küçücük bir ekonomik dalgalanmada bile yıkılan ve bu nedenle ülkeyi zor durumda bırakan küçük şirketleri hayatta tutabilmek için kuvvetlendirme ihtiyacı hissettirmiştir.
Tabii ki kar etme amacıyla kurulan şirketler de, bu dünyayı saran küçük dalgalanmalarda ve hatta ekonomik krizlerde ayakta kalabilmeyi sürdürebilmek isteyeceklerdir. Piyasada “Şirket Evlilikleri” de denen şirket birleşmeleri bunun bir yoludur.
Okyanusların keşfedilmesiyle okyanusa dayanıklı gemilere ihtiyaç duyulduğu gibi liberalleşme de sadece iç pazarda değil dünya çapında rekabet edebilme gücüne sahip şirketler gerektirmiştir. Bu nedenle ülkeler, iç hukuklarında -haksız rekabetten doğan kartelleşme yasağını bir tarafa bırakırsak- şirketlerin büyümesinin bir çeşidi olan “Şirket Evliliklerini” yani hukuki anlamda “Şirket Birleşmeleri”ni teşvik edici yasalar çıkarmışlardır.
Bu manada Avrupa birliği ülkelerinde ciddi anlamda hukuki gelişmeler olmuş bu ülkeler iç hukuklarını şirket birleşmelerini kolaylaştırıcı ve teşvik edici hale getirmişlerdir.
Ülkemizde de kuruluştan bu yana uygulanan devletçilik ilkesinin şartların değişmesi nedeniyle artık mevcut ekonomiye yön vermede yetersiz kalması, bütün dünyayı saran liberalleşme politikasını bizim de benimsememize sebebiyet vermiştir. 1980’lerde başlayan liberalleşme süreciyle bir anda kendisini dünya piyasasında büyük sermayeli şirketlerle rekabet halinde bulan Türk şirketleri de zorlu piyasa şartlarında tutunabilmek için çeşitli yollara başvurmuşlardır. Bu manada şirket birleşmeleri de gün geçtikçe işlerlik kazanmış, hatta günümüzde çok büyük önem arz eder hale gelmiştir.
İç hukukumuzda şirket birleşmeleri eski TTK‘da da düzenlenmiş bulunmasına rağmen AB’ ye aday ülke olmamız nedeniyle AB ülkelerinde gerçekleşen bu gelişmeleri dikkate alarak, şirket birleşmelerinin artması ve şirket birleşmelerinden doğan konularda hukukumuzun geliştirilmesi gerektiği düşüncesi yeni TTK’ da şirket birleşmeleri konusunda daha ayrıntılı düzenleme yapılması sonucunu doğurmuştur. Eski TTK’ da 146-153 arasında yedi maddede düzenlenen şirket birleşmelerinin yeni TTK’ da 134-158 arasında yani 19 madde de düzenlenmesi bunun sonucudur.
TTK Birleşme, Bölünme, Tür Değiştirme konularını iktisap edilmeyen birkaç hususu bir tarafa bırakırsak İsviçre’de bu konuya özgü hususen vaz edilen Birleşme Kanununa (İBirK )göre düzenlenmiştir. Alman ve Fransız Hukuklarında da Birleşmeye ilişkin esaslı düzenlemeler olmasına rağmen kanun koyucu İBirK’nın Türk şirketler hukukuna daha yakın olmasını, örneksenmesinin kolay olmasını iktisaba gerekçe olarak göstermiştir. Ayrıca İBirK AB’nin yönergeleri de dikkate alınarak hazırlandığından AB uyum süreci açısından bu kanunun iktisabı daha uygun görülmüştür. Kanun koyucu İBirK’yı aynen iktisap etmemiş, bazı konularda bu kanundan ayrı hareket etmiştir. Ayrı düşünülen birçok noktadan birisi tek kişi işletmelerinin dernek ve vakıfların birleşme konusu dışında bırakılmasıdır. Gerekçede henüz dernek ve vakıfların birleşmesine ihtiyaç hissedilmemesi buna sebep gösterilmiştir ki bunun hiç de isabetli bir düşünce olmadığı kanaatini taşımaktayım. Çünkü bugüne kadar ihtiyaç hissedilmemesi bundan sonra da gerek olmayacağı anlamını taşımaz. Hatta ilerde buna ihtiyaç duyulduğunda “Bu Avrupa’da oluyor, bizde niye olmuyor ki?” sorusunun sorulmasına sebebiyet verecek ve bu durum yine bizi Avrupa karşısında zor durumda bırakacaktır. Dolayısıyla bu konuda da gerekli düzenlemelerin yapılması gerekirdi.
Ben bu çalışmamda hâkim olduğum ölçüde şirket birleşmeleri konusunda eski TTK ile mevcut TTK arasındaki farkları inceleyecek ve uygulamacı mantığıyla düşünüp uygulamacılara faydası olmasını amaçladığımdan konuyu kanundaki sırasına göre işleyerek, zaman zaman kanun maddelerinin gerekçelerine değinecek, gerekli yerde doktrinsel bilgilere yer vermekten geri kalmamakla birlikte gereksiz olduğunu düşündüğüm doktrinsel ayrıntılara girmeyeceğim. Faydalı olması dileğiyle…
BİRLEŞME VE BİRLEŞMEYE İLİŞKİN HUSUSLAR
TTK’DA KONUYLA İLGİLİ BÖLÜM:
F) Birleşme, bölünme ve tür değiştirme
I - Uygulama alanı ve kavramlar
1. Uygulama alanı
MADDE 134- (1) Ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve tür değiştirmelerine 134 ilâ 194 üncü maddeler uygulanır.
(2) Diğer kanunların, bu Kanunun 135 ilâ 194 üncü maddelerine aykırı olmayan hükümleri saklıdır.
2. Kavramlar
MADDE 135- (1) 134 ilâ 194 üncü maddelerin uygulanmasında; “şirket”, ticaret şirketlerini; “ortak”, anonim şirketlerin pay sahiplerini, limitet şirketler ile şahıs şirketlerinin ve kooperatiflerin ortaklarını; “ortaklık payı”, şahıs şirketlerindeki ortaklık payını, anonim şirketteki payı, limitet şirketteki esas sermaye payını, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketteki ortaklık payını; “genel kurul”, anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle kooperatiflerdeki genel kurulu, şahıs şirketlerindeki ortaklar kurulunu ve gereğinde ortakların tümünü; “yönetim organı”, anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited şirketlerde müdürü veya müdürleri, şahıs şirketleriyle sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi; “şirket sözleşmesi”, anonim şirketlerde esas sözleşmeyi, şahıs şirketleriyle limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve kooperatifte ana sözleşmeyi ifade eder.
(2) Küçük ve orta ölçekli şirketler belirlenirken, şahıs şirketleri için 1522, sermaye şirketleri hakkında ise 1523 üncü maddelerde öngörülen ölçütler uygulanır.
II - Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 136- (1) Şirketler;
a) Bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya
b) Yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”,
yoluyla birleşebilirler.
(2) 136 ilâ 158 inci maddelerin uygulamasında, kabul eden şirket “devralan”, katılan şirket “devrolunan” diye adlandırılır.
(3) Birleşme, devrolunan şirketin malvarlığı karşılığında, bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin ortaklarınca kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma akçesini de öngörebilir.
(4) Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir.
Madde 134/2’deki “Diğer kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümleri saklıdır” ifadesi diğer kanunlarda konuyla ilgili maddelerin çatışması halinde TTK’nin uygulanacağını göstermektedir.
İBirK’da dernek vakıf tek kişi işletmelerinin de birleşmesi düzenlendiği halde TTKda bunların birleşmesi düzenlenmediğinden İBirK’dan ayırıp kanunun kapsamını daraltmak ve karıştırılmasını önlemek adına 135. Maddenin 1. Fıkrasıyla kavram izahatına girişilmiştir.
TTK 135/2 yine TTK 1522 ve 1523’e atıfta bulunmuş, bu maddelerde ise konuya ilişkin sanayi ve ticaret bakanlığına yetki verilmiştir. Söz konusu bakanlık da bu yetkiyle KÜÇÜK VE ORTA BÜYÜKLÜKTEKİ İŞLETMELERİN TANIMI, NİTELİKLERİ VE SINIFLANDIRILMASI HAKKINDA YÖNETMELİK çıkarmıştır.
Madde 136/1 bize iki tür birleşmeden söz etmektedir.
-
Devralma şeklinde birleşme
-
Yeni kuruluş şeklinde birleşme
Devralma yoluyla birleşmede bir hâkim şirketin bir veya birkaç şirketi kendi tüzel kişiliği altında toplaması söz konusudur. Devralınan şirketler birleşmenin temel ilkelerinden olan tasfiyesiz sona erer ve ticaret sicilinden kayıtlarını sildirirler.
Yeni kuruluş şeklinde birleşmede ise iki şirket veya daha fazla şirket bir araya gelip hepsi tasfiyesiz sona erer ticaret sicilinden isimlerini sildirirler ve yeni ve tek bir unvanla yeniden doğarlar.
136/3 bize kısmen birleşmenin tanımını yapmaktadır. Bu fıkradan ortaya çıkan birleşmede uygulanan ilkeler:
-
Tasfiyesiz sona erme
Aslolan sona eren bir şirketin tasfiye haline girmesidir. Şirketin sona ermesiyle ticaret sicilinden adının silinmesi arasında geçen süreye tasfiye dönemi denir. Tasfiyede şirket işleri ancak tasfiyeye yönelik olabilir. Ancak burada kanun bu kurala açık bir istisna getirerek birleşen şirketlerin veya birleşen şirketlerden devrolunan şirketin tasfiyesiz sona ereceğini düzenlemiştir. Devralan şirket veya yeni kurulan asıl şirket infisah olunan şirketlerin borçlar bakımından da halefi sayıldığından tasfiye işlemi yersiz olacağından tasfiyesiz sona erme öngörülmüştür.
2. Pay Sahipliliğinin Devamlılığı
Devrolunan şirket ortakları üzerinde anlaşılacak belli bir değişim oranına göre devralan şirketin paylarını başka bir işleme ihtiyaç olmaksızın kendiliğinden iktisap ederler.
Pay sahipliliğinin devamlılığı ilkesinin istisnası ayrılma akçesidir. İleride daha ayrıntılı işleyeceğimiz ayrılma akçesi pay sahiplerine seçimlik hak olarak da sunulabilir, birleşme sözleşmesinde sorun çıkaran bazı ortakları şirketten ayırmak için zorunlu olarak da öngörülebilir.
136/4 te ise bir diğer ilkeye yer verilmiştir:
3. Külli Halefiyet
Kural olan mülkiyetin geçmesi için taşınırları teslim etmek taşınmazları ise tapuda tescil ettirmektir. Ancak kanun devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını kendiliğinden iktisap eder diyerek kurala istisna getirmiş külli halefiyet yolunu benimsemiştir. Külli halefiyet hukuki bir olay sonucunda bir kişinin devri mümkün bütün hukuki ilişkilerinin bu hukuki ilişkilerin devrindeki kurallara ilişkin yasal koşullar aranmaksızın bir bütün olarak kendiliğinden bir başkasına geçmesidir. Birleşmede devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün halinde devralır.
4. Alacaklıların korunması
136/4te belirtilen külli halefiyet gereğince devralan şirket devrolunan şirketin alacaklılarına karşı sorumludur. Bu manada alacaklılara 157. Maddede birleşmeye itiraz vb. haklar verilmiştir. Bu hususlar da ileride açıklanacaktır.
b) Geçerli birleşmeler
MADDE 137- (1) Sermaye şirketleri;
a) Sermaye şirketleriyle,
b) Kooperatiflerle ve
c) Devralan şirket olmaları şartıyla, kolektif ve komandit şirketlerle,
(2) Şahıs şirketleri;
a) Şahıs şirketleriyle,
b) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, sermaye şirketleriyle,
c) Devrolunan şirket olmaları şartıyla, kooperatiflerle,
(3) Kooperatifler;
a) Kooperatiflerle,
b) Sermaye şirketleriyle ve
c) Devralan şirket olmaları şartıyla, şahıs şirketleriyle, birleşebilirler.
Madde 137 kısmen birleşme serbestîsi getirmiştir.
Eski TTKda olmayan yeni TTK ile hukukumuza getirilen şirket birleşmelerini kolaylaştırıcı hükümlerden birisi bu maddedir. Eski TTK şirketlerin birleşmesi için aynı türden olma şartını arıyor iken bu şart yeni TTK ile değiştirilmiştir. Burada akla şu sorular gelmektedir: Peki eski TTK aynı türden olmayan şirketlerin birleşmelerine izin vermiyorken birleşmek isteyen aynı türden olmayan şirketler ne yapıyorlardı? Aynı türden olmayan şirketler yine birleşiyorlardı ama önce tür değiştirme gibi bir prosedürü izlemek zorunda kalıyorlardı. Akla gelen ikinci soru madem kanun koyucu şirket birleşmelerini teşvik etmek istiyor neden yeni düzenlemede de her ne kadar kapsam genişletilmiş olsa da bazı şirketlerin birbirleriyle birleşemeyeceklerine dair yasaklar söz konusudur? Bu sınırlama kanun koyucunun şirket ortaklarının da menfaatlerini koruduğunu kanıtlamak suretiyle birleşmeyi teşvik etme amacına yöneliktir. Şöyle ki kanun koyucu sınırsız sorumlu bir ortağın sınırlı sorumlu olabileceğini kabul etmiş ancak birleşmeye katılan şirket ortaklarını koruyarak sınırlı sorumlu olan bir ortağın yeni oluşan şirkette sınırsız sorumlu olmasına izin vermemiştir. Kanımca bu düzenlemede yersizdir. Tüm şirketler tüm şirketlerle birleşebilmelidir. Şirket ortakları birleşme kararı verilen genel kurulda sınırsız sorumlu olmayı kabul ettiği takdirde kanun koyucunun bu duruma müdahale etmemesi gerekir diye düşünüyorum. Eğer bir şahıs şirketi ile sermaye şirketi şahıs şirketi altında birleşecek olurlarsa kanun bunu caiz görmediğinden yine eski TTK’deki gibi şirketler önce tür değiştirme yoluna gidecekler bu da gereksiz bir prosedürü yerine getirme sonucunu doğuracaktır.
Maddede sözü edilen şahıs şirketi – sermaye şirketi ayrımı ise bize madde 124’te açıklanmaktadır. Buna göre kolektif ve komandit şirket şahıs şirketi, anonim limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.
c) Tasfiye hâlindeki bir şirketin birleşmeye katılması
MADDE 138- (1) Tasfiye hâlindeki bir şirket, malvarlığının dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan şirket olması şartıyla, birleşmeye katılabilir.
(2) Birinci fıkradaki şartların varlığı, bir işlem denetçisinin, bu hususu doğrulayan raporunun, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulmasıyla ispatlanır.
d) Sermayenin kaybı veya borca batıklık hâlinde birleşmeye katılma
MADDE 139- (1) Sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan bir şirket, kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu karşılayabilecek tutarda serbestçe, tasarruf edilebilen özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.
(2) Birinci fıkradaki şartın gerçekleşmiş olduğunu ispatlayan bir işlem denetçisi tarafından hazırlanan raporun, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret sicili müdürlüğüne sunulması şarttır.
Bu iki madde de yine eski TTK da olmayan şirket birleşmelerini teşvik edici yeni kanunla gelen maddelerdir. Şirketler niye birleşir? Sorusunun bir cevabı da bu maddelerle ilintilidir. Şirket başarısız olmuş ve tasfiye sürecine girmişse, tasfiye halindeki bir şirketin bütün malvarlıkları öncelikle borçları ödemek için kullanılacağından ve bu durum hem alacaklıların hem de ortakların zararına olduğundan şirketler birleşmeyi bir çözüm olarak görmekte hatta devralan şirkete kurtarıcı gözüyle bakmaktadırlar. 139. Madde teknik olarak iflas halinden söz etmektedir. İflas halinde şirket açısından daha da vahim bir durum söz konusudur. Şirket mallarının alacalılar tarafından ucuz fiyatlara satılması yerine elbette birleşme imkânı bulursa birleşme yolunu tercih edecektir.
2. Ortaklık payları ve hakları
a) Ortaklık payının ve haklarının korunması
MADDE 140- (1) Devrolunan şirketin ortaklarının, mevcut ortaklık paylarını ve haklarını karşılayacak değerde, devralan şirketin payları ve hakları üzerinde istemde bulunma hakları vardır. Bu istem hakkı, birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarının değeri, oy haklarının dağılımı ve önem taşıyan diğer hususlar dikkate alınarak hesaplanır.
(2) Ortaklık paylarının değişim oranları belirlenirken, devrolunan şirketin ortaklarına tahsis olunan ortaklık paylarının gerçek değerlerinin onda birini aşmaması şartıyla, bir denkleştirme ödenmesi öngörülebilir.
(3) Devrolunan şirketin oydan yoksun paylarına sahip ortaklarına aynı değerde, oydan yoksun veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(4) Devrolunan şirkette mevcut bulunan paylara bağlı imtiyaz hakları karşılığında, devralan şirkette eş değerde haklar veya uygun bir karşılık verilir.
(5) Devralan şirket, devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine, eş değerli haklar tanımak veya intifa senetlerini, birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak zorundadır.
b) Ayrılma akçesi
MADDE 141- (1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde, ortaklara, devralan şirkette, pay ve ortaklık haklarının iktisabı ile iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye katılan şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin verilmesini öngörebilirler.
140.madde yukarıda da bahsettiğimiz pay sahipliğinin devamı ilkesinin sonucudur. Madde 141 ise bu ilkeye bir istisna getirmiştir. İstisna ayrılma akçesidir. Bir diğer istisna
İse 140/5 deki intifa senetlerinin satın alınma zorunluluğudur. 136/3 te de belirtildiği üzere yeni şirket veya devralan şirket belli bir değişim oranına göre yeni payları hesaplamalı ve paydaşlara dağıtmalıdır. Tabi bu teknik bir iş olduğundan konumuz dışındadır.
Eski TTK DA olmayan yeni TTK ile birleşeme hukukumuza girmiş yeni kavramlardan biri de 140/2 de düzenlenen denkleştirme akçesidir. Denkleştirme akçesi paylar hesap olunurken hesabı kolaylaştırmak yoluyla birleşmeyi kolaylaştırmak ve hızlandırmak bakımından küsuratın nakden ödenmesini ifade eder. Örneğin pay sahibine 10,2424 liralık bir hisse düştü. Zaten en düşük hisse onluk bir hisse, paydaşa bir hisse verdiler. Ama küsurata terettüp eden bir hisse yok. İşte bu küsurat nakden pay sahibine ödenir.
140/3te bahsedilen konu ise İBirK yı iktisap ederken akıl yürütmememizden kaynaklı gereksiz bir düzenlemedir. Çünkü iç hukukumuzda oydan yoksun pay sahipliği diye bir durum söz konusu değildir. İBirK yukarıda da belirttiğimiz gibi dernek, vakıf ve tek kişi işletmeleri gibi paysız ortağı da bulunabilecek kurumların birleşmesini de düzenlediğinden kanuna böyle bir madde konulmuştur. Oysaki ttk nın birleşmeye ait hükümleri paysız ortağı da bulunabilecek dernek vakıf ve tek kişi işletmelerini konu dışı bırakmaktadır.
140/4te düzenlenen konuda kanunun gerekçesinde 183. Maddenin gerekçesine atıfta bulunulmaktadır. Buraya bakıldığında ise imtiyaz hakları içerisine oyda imtiyazlı paylar, azlık hakları içinde yer alan bağlayıcı önerme hakları (bilanço müzakerelerinin ertelenmesi gibi), pay kategorilerinin ve grupların temsili, kuruculara ve diğer kişilere sağlanan menfaatler, şarta bağlı sermaye artırımındaki alım ve değiştirme haklarının girdiği görülür. Pay sahiplerinin haklarının korunması ilkesi gereği bu imtiyazlı hak sahiplerinin hakları da yeni şirkette tanımlanır. Ancak şirketin türü nedeniyle bu hakların bu şirkette tanımlanması mümkün değilse uygun bir tazminat ödenir.
Yine 140/5 de pay sahiplerinin haklarının korunması anlamında getirilen bir düzenlemedir. Ancak devralan şirket veya yeni kurulan şirket intifa hakkını aynen tanımlamak zorunda değildir. Dilerse belirtildiği gibi birleşme sözleşmesinin yapıldığı tarihteki değerinden satın da alıp intifa hakkı sahipleriyle yolunu ayırabilir.
Aslolan pay sahipliğinin devamıdır. Ancak birleşmeye katılmak istemeyen ortakları da şirkette tutmaya çalışmak anlamsızdır. Dolayısıyla kanun koyucu birleşme sözleşmesine pay sahipliğinin istisnasını teşkil eden birleşmeye katılmak istemeyen ortaklara paylarının değerinin ödenmesini ifade eden ayrılma akçesini koyma hakkını öngörmüştür. 141/1 bunu düzenlemektedir. 141/2 ise bir nevi şirketteki hâkim guruba istemediği ortakları şirketten çıkarma yetkisi öngörmüştür. Bu düzenleme şirketin iç barışını düzenlemek yoluyla şirketi kuvvetlendirmeye yöneliktir. Birleşme sözleşmesinde ismen adı geçen ortak çıkarmaya itiraz edemez. Ancak tabi ki ayrılma akçesinin miktarına itiraz hakkı saklıdır. Ancak ayrılma akçesi paydaşlara seçimlik hak olarak sunulmamışsa yani ister kal istersen de ayrılma akçeni al git demek yerine sadece ayrılma akçesi öngörülmüşse burada 151/5 devreye girer. Bu maddeye göre eğer sadece ayrılma akçesi öngörülüyorsa başka bir ifadeyele bazı ortaklar çıkarılmak isteniyorsa bu ancak pay sahiplerinin %90 çoğunluğu ile olabilir. Madde 151/5:
(5) Birleşme sözleşmesi bir ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla onaylanması şarttır.
3. Sermaye artırımı, yeni kuruluş ve ara bilanço
a) Sermaye artırımı
MADDE 142- (1) Devralma yoluyla birleşmede, devralan şirket, sermayesini, devrolunan şirketin ortaklarının haklarının korunabilmesi için gerekli olan düzeyde, artırmak zorundadır.
(2) Birleşmede, ayni sermaye konulmasına ilişkin düzenlemelerle, halka açık anonim şirketlerde, yeni payların halka arzına dair hükümler, Sermaye Piyasası Kurulu kaydına alınmasına ilişkin olanlar müstesna, uygulanmaz.
b) Yeni kuruluş
MADDE 143- (1) Yeni kuruluş yolu ile birleşmede, bu Kanun ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun, ayni sermaye konulmasına dair düzenlemeleri ve asgari ortak sayısına ilişkin hükümleri dışındaki maddeleri yeni şirketin kuruluşuna uygulanır.
142. maddedeki devralan şirkette sermaye artırımının yapılması zorunluluğu "ortak"lığın devamının gereğidir. Bu sebeple sermaye artırımı devralan şirkette bir zorunluluktur; emredici niteliktedir. Ancak sermaye artırımının kapsamı (yüksekliği) her zaman payların değiştirilmesi oranına göre belirlenmez; şirketler kendi paylarını iktisap etmişlerse, bu olgu sermaye artırımının miktarını etkiler.
c) Ara bilanço
MADDE 144- (1) Birleşme sözleşmesinin imzalandığı tarih ile bilanço günü arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarılmasından sonra, birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmişse, birleşmeye katılan şirketler bir ara bilanço çıkarmak zorundadır.
(2) Aşağıdaki hükümler saklı olmak kaydı ile, ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve ilkeler uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen değerlemeler, sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
Kanun tarafları korumak adına ara bilanço mecburiyeti getirmiştir. Birleşmeyi hesaben yapılandırmaya esas olan yıllık bilançodur. Ancak kanun iki halde yıllık bilançonun değil ara bilançonun esas alınmasını emretmiştir. Bunlardan ilki birleşme sözleşmesi imzalanacak günle yıllık bilanço arasında 6 aylık zaman geçmiş olmasıdır. Bu durumda yıllık bilançodaki veriler pek doğru olmayacaktır. Çünkü aktif haldeki şirketin durumunda iyileşme veya tersi söz konusu olabilir. İkinci ara bilanço mecburiyeti ise malvarlığında önemli değişiklik halidir. Gerekçede bir kooperatifte çok sayıda ortağın çıkması, şirketin faaliyet yılı zararının anormal artması, büyük bir tesisin satılması örnek olarak gösterilmiştir.
4. Birleşme sözleşmesi, birleşme raporu ve denetleme
a) Birleşme sözleşmesi
aa) Birleşme sözleşmesinin yapılması
MADDE 145- (1) Birleşme sözleşmesi yazılı şekilde yapılır. Sözleşme, birleşmeye katılan şirketlerin, yönetim organlarınca imzalanır ve genel kurulları tarafından onaylanır.
Birleşme sözleşmesinde yazılı şekil geçerlilik şartıdır. Birleşme sözleşmesini yönetim kurulu akdeder ve bu yetki yönetim kurulunun devredilemez yetkilerindendir. Birleşme sözleşmesi genel kurulun onayına kadar askıda geçerlidir. Bunun bir istisnası 156/1de düzenlenmiştir:
MADDE 156- (1) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu sermaye şirketleri, 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye, 148 inci maddede yeralan birleşme sözleşmesini denetletme hakkı ile 149 uncu maddede düzenlenen inceleme hakkını sağlamakla yükümlü olmadıkları gibi, birleşme sözleşmesini 151 inci madde uyarınca genel kurulun onayına da sunmayabilirler.
Kolaylıklar başlığını taşıyan bu madde daha sonra incelenecektir.
bb) Birleşme sözleşmesinin içeriği
MADDE 146- (1) Birleşme sözleşmesinin;
a) Birleşmeye katılan şirketlerin ticaret unvanlarını, hukuki türlerini, merkezlerini; yeni kuruluş yolu ile birleşme hâlinde, yeni şirketin türünü, ticaret unvanını ve merkezini,
b) Şirket paylarının değişim oranını, öngörülmüşse denkleştirme tutarını; devrolunan şirketin ortaklarının, devralan şirketteki paylarına ve haklarına ilişkin açıklamaları,
c) Devralan şirketin, imtiyazlı ve oydan yoksun payların sahipleriyle intifa senedi sahiplerine tanıdığı hakları,
d) Şirket paylarının değiştirilmesinin şeklini,
e) Birleşmeyle iktisap edilen payların, devralan veya yeni kurulan şirketin bilanço kârına hak kazandığı tarihi ve bu isteme ilişkin bütün özellikleri,
f) Gereğinde 141 inci madde uyarınca ayrılma akçesini,
g) Devrolunan şirketin işlem ve eylemlerinin devralan şirketin hesabına yapılmış sayılacağı tarihi,
h) Yönetim organlarına ve yönetici ortaklara tanınan özel yararları,
i) Gereğinde sınırsız sorumlu ortakların isimlerini,
İçermesi zorunludur.
b) Birleşme raporu
MADDE 147- (1) Birleşmeye katılan şirketlerin yönetim organları, ayrı ayrı veya birlikte, birleşme hakkında bir rapor hazırlarlar.
(2) Raporda;
a) Birleşmenin amacı ve sonuçları,
b) Birleşme sözleşmesi,
c) Şirket paylarının değişim oranı ve öngörülmüşse denkleştirme akçesi; devrolunan şirketlerin ortaklarına devralan şirket nezdinde tanınan ortaklık hakları,
d) Gereğinde ayrılma akçesinin tutarı ve şirket pay ve ortaklık hakları yerine ayrılma akçesi verilmesinin sebepleri,
e) Değişim oranının belirlenmesi yönünden payların değerlemesine ilişkin özellikler,
f) Gereğinde devralan şirket tarafından yapılacak artırımın miktarı,
g) Öngörülmüşse, devrolunan şirketin ortaklarına, birleşme dolayısıyla yüklenecek olan, ek ödeme ve diğer kişisel edim yükümlülükleri ile kişisel sorumluluklar hakkında bilgi,
h) Değişik türdeki şirketlerin birleşmelerinde, yeni tür dolayısıyla ortaklara düşen yükümlülükler,
i) Birleşmenin, birleşmeye katılan şirketlerin işçileri üzerindeki etkileri ile mümkünse bir sosyal planın içeriği,
j) Birleşmenin, birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkileri,
k) Gerekiyorsa, ilgili makamlardan alınan onaylar,
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır ve gerekçeleri belirtilir.
(3) Yeni kuruluş yoluyla birleşmede birleşme raporuna yeni şirketin sözleşmesinin de eklenmesi şarttır.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük ölçekli şirketler birleşme raporunun düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
c) Birleşme sözleşmesinin ve birleşme raporunun denetlenmesi
MADDE 148- (1) Birleşmeye katılan şirketlerin; birleşme sözleşmesini, birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan bilançoyu, bu konuda uzman olan bir işlem denetçisine denetlettirmeleri şarttır.
(2) Birleşmeye katılan şirketler, birleşmeyi denetleyecek işlem denetçisine amaca yardımcı olacak her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadır.
(3) İşlem denetçisi denetleme raporunda;
a) Devralan şirket tarafından yapılması öngörülen sermaye artırımının, devrolunan şirketin ortaklarının haklarını korumaya yeterli bulunup bulunmadığı,
b) Değişim oranının ve ayrılma akçesinin adil olup olmadığı,
c) Değişim oranının hangi yönteme göre hesaplandığı; en az üç farklı genel kabul gören yöntem ile karşılaştırma yapılarak, uygulanan yöntemin adil olduğu,
d) Diğer genel kabul gören yöntemlere göre hangi değerlerin ortaya çıkabileceği,
e) Denkleştirme varsa, bunun uygun olup olmadığı,
f) Değişim oranının hesaplanması yönünden payların değerlendirilmesinde dikkate alınan özellikler,
hususunda inceleme yapıp görüş açıklamakla yükümlüdür.
(4) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük ölçekli şirketler denetlemeden vazgeçebilirler.
5. İnceleme hakkı ve malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı
MADDE 149- (1) Birleşmeye katılan şirketlerden her biri, merkezleriyle şubelerinde ve halka açık anonim şirketler ise Sermaye Piyasası Kurulunun öngöreceği yerlerde, genel kurul kararından önceki otuz gün içinde;
a) Birleşme sözleşmesini,
b) Birleşme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın yılsonu finansal tablolarıyla yıllık faaliyet raporlarını, gereğinde ara bilançolarını,
ortakların, intifa senedi sahipleriyle şirket tarafından ihraç edilmiş bulunan menkul kıymet hamillerinin, menfaati bulunan kişilerin ve diğer ilgililerin incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bunlar ilgili sermaye şirketlerinin internet sitelerinde de yayımlanır.
(2) Ortaklar ile birinci fıkrada sayılan kişiler, aynı fıkrada anılan belgelerin suretlerinin ve varsa basılı şekillerinin kendilerine verilmesini isteyebilirler. Bunlar için, herhangi bir bedel veya gider karşılığı istenilemez.
(3) Birleşmeye katılan şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ve internet sitelerine de konulan ilanda, inceleme yapma hakkına işaret eder.
(4) Birleşmeye katılan her şirket, birinci fıkrada anılan belgelerin nereye tevdi edildiklerini ve nerelerde incelemeye hazır tutulduklarını, tevdiden en az üç iş günü önce, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ile şirket sözleşmesinde öngörülen gazetelerde ve sermaye şirketleri de internet sitelerinde ilan eder.
(5) Tüm ortakların onaylaması hâlinde, küçük ölçekli şirketler inceleme hakkının kullanılmasından vazgeçebilirler.
b) Malvarlığındaki değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 150- (1) Birleşmeye katılan şirketlerden birinin aktif veya pasif varlıklarında, birleşme sözleşmesinin imzası tarihiyle, bu sözleşmenin genel kurulda onaya sunulacağı tarih arasında, önemli değişiklik meydana gelmişse, yönetim organı, bu durumu kendi genel kuruluna ve birleşmeye katılan diğer şirketlerin yönetim organlarına yazılı olarak bildirir.
(2) Birleşmeye katılan tüm şirketlerin yönetim organları, bu durumda birleşme sözleşmesinin değiştirilmesine veya birleşmeden vazgeçmeye gerek olup olmadığını incelerler; böyle bir sonuca vardıkları takdirde, onaya sunma önerisi geri çekilir. Diğer hâlde, yönetim organı genel kurulda, birleşme sözleşmesinde uyarlamaya gerek bulunmadığının gerekçesini açıklar.
Zaten şirketler malvarlıklarında lehlerine bir gelişme olduğunda bunun birleşme sözleşmesini etkilemesini sağlamak için hemen diğer şirkete bildirecekleri açıktır. Ancak aleyhine gelişme olan şirket de dürüstlük kuralı gereği makul de bir süre içerisinde bunu karşı şirketin yönetim kuruluna bildirmek zorundadırlar. Çünkü bu durumda belki birleşmeden vazgeçilecek veya birleşme sözleşmesinde öngörülen hisse oranları değiştirilecektir. Karşı şirketin yönetim kurulu bu durumda eğer birleşmeye devam etmek istiyorsa ve birleşme sözleşmesinde de bir değişikliğe ihtiyaç hissetmiyorsa bunu birleşme sözleşmesinin onanacağı genel kuruluna açıklamak zorundadır.
c) Birleşme kararı
MADDE 151- (1) Yönetim organı, genel kurula birleşme sözleşmesini sunar. Birleşme sözleşmesi genel kurulda;
-
Bu Kanunun 421 inci maddesinin beşinci fıkrasının (b) bendi saklı olmak üzere, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
b) Bir kooperatif tarafından devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
c) Limited şirketlerde, sermayenin en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla,
d) Kooperatiflerde, verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka edim yükümlülükleri ya da sınırsız sorumluluk kabul edilmiş veya bunlar mevcut olup da genişletilmişse kooperatife kayıtlı tüm ortakların dörtte üçünün kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde birleşme sözleşmesinin bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin, başka bir şirketi devralması hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki nisaba ek olarak, komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak onaylamaları gereklidir.
(4) Bir limited şirket tarafından devralınan anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirkette, devralma ile ek yükümlülük ve kişisel edim yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut olup da genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(6) Birleşme sözleşmesinde devrolunan şirketin işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse, birleşme sözleşmesinin ayrıca, şirket sözleşmesinin değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış olması zorunludur.
Madde 421/5:
(5) Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde,
aşağıdaki konularda karar alınabilmesi için, yapılacak genel kurul toplantılarında,
esas sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci maddedeki
toplantı nisabı uygulanır:
b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür değiştirmeye ilişkin kararlar.
Toplantı ve karar nisabını düzenleyen 418 ise şöyledir:
MADDE 418- (1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede,
aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin
en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin
varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk
toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi
için nisap aranmaz.
(2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil
MADDE 152- (1) Birleşmeye katılan şirketler tarafından birleşme kararı alınır alınmaz, yönetim organları, birleşmenin tescili için ticaret siciline başvurur.
(2) Devralan şirket, birleşmenin gereği olarak sermayesini artırmışsa, ek olarak esas sözleşme değişiklikleri de ticaret siciline sunulur.
(3) Devrolunan şirket, birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder.
Bu maddede ise dikkat edilmesi gereken mevzu birleşmeye katılan tüm şirketler birleşme kararlarını genel kurulda onaylatırlarsa hemen ticaret siciline başvururlar. Aksi halde kararı genel kuruluna onaylatan şirket diğer şirketleri de beklemek durumundadır. Kararını ticaret siciline başvuramazlar.
b) Hukuki sonuçlar
MADDE 153- (1) Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır. Tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer.
(2) Devrolunan şirketin ortakları devralan şirketin ortağı olur. Ancak bu sonuç, devralan şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar ile devrolunan şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde bulunan paylar için doğmaz.
(3) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
Burada devrolunan şirketin yaptığı tescil kurucu etkiye sahiptir. Devralan şirketin yaptığı tescil sadece açıklayıcı etkiye sahiptir. Ayrıca yine yukarıda izah ettiğimiz külli halefiyet ilkesinden söz edilmiştir. Devrolunan şirket tescille infisah eder. Ancak tasfiyesiz bir sona erme hali sözkonusudur. (13674)
Devrolunan şirket ortakları otomatik olarak tescille devralan şirketin de ortağı olurlar. Ancak 153/2 buna iki istisna getirmiştir. Sanki burada bir düzenlemeden çok bir durum tespiti yapılıyor gibi görünüyor. Bir şirketin diğer şirket üzerinde payları varsa o zaten kendisinin olarak kalıyor.
153/3te ise basitçe tekelleşme yasağından sözediliyor. Rekabet kanunundaki ilgili madde şu şekildedir:
Birleşme veya Devralma
Madde 7 – Bir ya da birden fazla teşebbüsün hakim durum yaratmaya veya hakim durumlarını daha da güçlendirmeye yönelik olarak, ülkenin bütünü yahut bir kısmında herhangi bir mal veya hizmet piyasasındaki rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde birleşmeleri veya herhangi bir teşebbüsün ya da kişinin diğer bir teşebbüsün mal varlığını yahut ortaklık paylarının tümünü veya bir kısmını ya da kendisine yönetimde hak sahibi olma yetkisi veren araçları, miras yoluyla iktisap durumu hariç olmak üzere, devralması hukuka aykırı ve yasaktır.
Hangi tür birleşme ve devralmaların hukuki geçerlilik kazanabilmesi için Kurula bildirilerek izin alınması gerektiğini Kurul, çıkaracağı tebliğlerle ilan eder.
c) İlan
MADDE 154- (1) Birleşme kararı, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur.
7. Sermaye şirketlerinin kolaylaştırılmış şekilde birleşmesi
a) Uygulama alanı
MADDE 155- (1) a) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye şirketinin oy hakkı veren bütün paylarına veya
b) Bir şirket ya da bir gerçek kişi veya kanun yahut sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi grupları, birleşmeye katılan sermaye şirketlerinin oy hakkı veren tüm paylarına,
sahiplerse sermaye şirketleri kolaylaştırılmış düzene göre birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye şirketi, devrolunan sermaye şirketinin tüm paylarına değil de oy hakkı veren paylarının en az yüzde doksanına sahipse, azınlıkta kalan pay sahipleri için;
a) Devralan şirkette bu payların denk karşılığı olan paylar verilmesi şirket payları yanında, 141 inci maddeye göre, şirket paylarının gerçek değerinin tam dengi olan nakdî bir karşılık verilmesinin önerilmiş olması ve
b) Birleşme dolayısıyla ek ödeme borcunun veya herhangi bir kişisel edim yükümlülüğünün yahut kişisel sorumluluğun doğmaması,
hâlinde birleşme kolaylaştırılmış usulde gerçekleşebilir.
b) Kolaylıklar
MADDE 156- (1) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, 146 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu sermaye şirketleri, 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye, 148 inci maddede yeralan birleşme sözleşmesini denetletme hakkı ile 149 uncu maddede düzenlenen inceleme hakkını sağlamakla yükümlü olmadıkları gibi, birleşme sözleşmesini 151 inci madde uyarınca genel kurulun onayına da sunmayabilirler.
(2) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme sözleşmesinde, sadece, 147 nci maddenin ikinci fıkrasının (a), (b) ve (f) ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu şirketler 147 nci maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye ve birleşme sözleşmesini 151 inci madde gereğince genel kurula sunmaya da zorunlu değildirler. 149 uncu maddede öngörülen inceleme hakkının, birleşmenin tescili için ticaret siciline yapılan başvurudan otuz gün önce sağlanmış olması gerekir.
Kanun koyucu sadece sermaye şirketleri açısından belli şartların varlığı halinde birleşmeye bazı kolaylıklar getirmiştir. Bu kolaylıklar şahıs şirketlerine de kıyasen uygulanamaz. Bu maddelerde sözü edilen şirketler zaten uygulama açısından kardeş şirket tabir edilen şirketlerdir. Kanun koyucu şirket birleşmelerini teşvik sadedinde bu şirketler için ayrıca kolaylıklar öngörmüştür.
8. Alacaklıların ve çalışanların korunması
a) Alacakların teminat altına alınması
MADDE 157- (1) Birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde bulunurlarsa, devralan şirket bunların alacaklarını teminat altına alır.
(2) Birleşmeye katılan şirketler; alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, tirajı ellibinin üstünde olan yurt düzeyinde dağıtımı yapılan üç gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla haklarını bildirirler. İşlem denetçisi, birleşmeye katılan şirketlerin serbest malvarlıklarının, ödenmesine yetmeyeceği bilinen bir alacakları bulunmadığını veya böyle bir alacak istemi beklenmediğini doğruladığı takdirde ilan yükümlülüğü ortadan kalkar.
(3) Devralan şirket alacağın birleşme dolayısıyla tehlikeye düşmediğini bir işlem denetçisi raporuyla ispat ederse, teminat verme yükümlülüğü ortadan kalkar.
(4) Diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket teminat göstermek yerine borcu ödeyebilir.
b) Ortakların kişisel sorumlulukları ve iş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 158- (1) Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce sorumlu olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar birleşme kararının ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan şirketin borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin istemler, birleşme kararının ilanı tarihinden itibaren üç yıl geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilan tarihinden sonra muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden başlar. Bu sınırlama, devralan şirketin borçları dolayısıyla şahsen sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş olan tahvil ve diğer borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar devam eder; meğerki, izahname başka bir düzenleme içersin.
(4) İş ilişkileri hakkında 178 inci madde hükmü uygulanır.
Bu madde alacaklıların korunması ilkesini düzenlemektedir. Burada en dikkate şayan nokta sınırsız sorumlu bir şirket ortağının sınırlı sorumluluk gerektiren bir sermaye şirketinin çatısı altına girdiğinde sorumluluğu sınırlandığından dolayı alacaklılarına karşı durumunun ne olacağıdır. 158/1 borcun birleşmeden önce olması şartıyla sınırsız sorumluluğun devam edeceğini belirtmektedir.
Şirketler hukuku daha da genel olarak Ticaret Hukuku kapsamlı bir alan ve uzmanlık gerektirdiği için yapacağınız hata ve kaçıracağınız süreler hak kayıplarına uğramanıza sebep olabilir. Bu nedenle bu alanda uzman bir avukat ile anlaşmanız her zaman yararınıza olacaktır. Mersin Avukat Recep Sarıkurt Hukuk ve Danışmanlık Ofisi olarak ticaret kanununa tabi her türlü işleminizde siz değerli müvekkillerin yanındayız. Gerekli özen ve titizlilikle vekalet görevini yerine getirmekte, siz değerli müvekkiller için azami hukuki yarar sağlamak üzere çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Mersin ve Adana başta olmak üzere gelişen teknoloji ile Türkiye’nin her yerine hukuki yardım sağlamaktayız.
Contact
I'm always looking for new and exciting opportunities. Let's connect.
123-456-7890
bottom of page